Suriye’nin Başkenti Şam’da HTŞ Lideri Devlet Başkanlığı Koltuğuna Oturdu

Suriye’nin başkenti Şam’da yönetimi ele geçiren şeriatçı HTŞ’nin lideri Ahmet El Şara artık “devlet başkanı” olarak anılıyor. HTŞ’ye bağlı silahlı grupların Lazkiye’de Arap Alevilerine karşı giriştiği katliamın ardından Şara ve terör örgütü PKK’nın Suriye kolu YPG’nin lideri Mazlum Abdi, Şam’da 8 maddelik bir anlaşma imzalayarak dikkatleri üzerlerine çekti.

Öngörülen anlaşmada, komiteler kurularak yıl sonuna kadar çalışmalarla yeni Suriye’nin yönetim yapısının belirlenmesi amaçlanıyor. Türkiye, terör örgütü PKK’nın kurucusu Öcalan’ın yaptığı silah bırakma çağrısının Suriye’deki YPG’yi de kapsayıp kapsamadığı konusunu tartışırken, YPG’nin Kuzeydoğu Suriye’de ABD himayesinde devletleşme çabalarının devam ettiği biliniyor.

Şara ile Abdi’nin anlaşmasında ABD’nin rol oynadığı açıklanırken, ortaya çıkan “bölünmemiş tek Suriye” anlaşması aslında “Kuzeydoğu Suriye” ve “Kürtlerin tanınması talebiyle fiilen bir bölünme işaretidir.

Önümüzdeki dönemde, Kuzeydoğu Suriye’nin Kuzey Irak gibi bir yapıya kavuşması bekleniyor. Bu durumda, Kuzeydoğu Suriye’de özerk bir Kürt yönetimi oluşturulması planlanıyor.

YPG’ye bağlı SDG güçleri ABD tarafından eğitilerek donatıldı ve PKK’nın devamı olarak örgütlendi. SDG’nin ileride Kuzeydoğu Suriye’nin yönetiminde etkili olacağı düşünülüyor.

Şara ve Abdi’nin imzaladığı anlaşmanın ardından, YPG’nin Suriye ordusuna katılacağı ve Fırat’ın doğusundaki kaynakların merkezi yönetime devredileceği söylentiler arasında yer alıyor. Ancak, YPG Medya Merkezi Direktörü Ferhad Şamî’nin yaptığı açıklamaya göre, HTŞ’nin Suriye’ye girişi konusunda doğru olmayan bilgiler dolaşıyor. Bu durumda, Fırat’ın doğusunun büyük bir kısmının SDG-YPG tarafından yönetileceği anlaşılıyor.

ABD ve İsrail’in Suriye’nin yeniden yapılandırılmasında etkili olduğu görülüyor. Şam ve çevresinde HTŞ’nin hakim olduğu, Fırat’ın doğusunun ise SDG-YPG tarafından yönetildiği biliniyor. Suriye’nin güneyi ise Dürzilerin güvenliği bahanesiyle İsrail tarafından işgal edilmiş durumda.

Genel olarak, Suriye fiilen dörde bölünmüş durumda ve üniter yapısını koruyamamış durumda. Demokratik seçilmiş bir yönetim ise henüz ortaya çıkmış değil. Şara ve Abdi’nin kuracağı komitelerin çalışmaları sonucunda yeni Suriye’nin nasıl bir yapıya kavuşacağı belirsizliğini koruyor. Federasyon olarak tanımlansa da tanımlanmasa da Suriye’nin fiilen bölünmesi muhtemel görünüyor.

Bu sürecin ilerleyen aşamalarında, İran ve Türkiye’nin sıkıştığı bir gerçeklik olarak karşımıza çıkacaktır.